Köyümüz
AHMETÖLEN KÖYÜ
Yağcıbedir yörüğüdür.
1990 sayımında nüfusu
221 kişidir. Köyde 1955
yılında yapılan Eski Cami i
yıkılarak yerine muhteşem
kubbeli yeni CAMİ yapılmıştır.
Köyden seferberliğe
katılanlardan sadece Hasan
Çavuş geri gelebilmiştir.
Köyü meydana getiren aileler:
Çoban Haliller, (Hasan Çavuşlar)
Molla İsmailler, Süleymanlar.
Köyden yetişenler : Öğretmen
Sami Günnü, Astsubay Muharrem Onbaşı, Mehmet Sefa.
Feridun Sefa Köyün en yaşlısı Ali Sefa ,Ali güner,dir.
1970 yılında ses sanatçısı Zeki
Müren buraya bir okul yaptırmıştır.
Köyde yağcıbedir halısı dokunduğu
gibi orijinal yağcıbedir kilimleri de
vardır.. İmam MEHMET DUMAN'dir.Köyün çoğunlu BALIKESİR,e göç etmiştir.Halen
köy Muhtarı MEHMET ONBAŞI,dır.
.Ayrıca Köyümüzden FENERBAHÇE
alt yapısında oynayan HÜSEYİN GÜNNÜ bulunmaktadır. Derleyen: MUSA GÜNER
Köyümüzün Kuruluş Öyküsü
Köyümüz 1862 yılında Bursa
Valisi Ahmet
Vefik Paşa tarafından yörükler
için çıkarılan
yerleşim kanunu ile bugünkü
arı taşının
eteklerine gelip yerleşmişler.
Köyümüzün
kurucuları Oğuz Türklerinin
Kayı Boyuna
bağlı yağçıbedir Yörükleri.
Yüzyıllar öncesinde
Söğüt-Domaniç civarında
konup
göçen ve
Osmanlı Hanedanının
akrabaları
olan Çandır
Bey ve himayesindeki aileler
padişah emri ile
Karesi topraklarına
gelmişler.
Kendilerine bugün Kepsut'a
bağlı
Karaçaltı Köyü arazisi
kışlak olarak verilmiş.Bu
arazinin
serin olmamasından dolayı
ağcıbedir yörükleri Kepsut'un
doğusundaki dağ yaylalarına
gitmişler
.Kışın
arı taşının dibinde,yazın da Dursunbey'in
alacam yaylalarında konup göçerken İskan
Kanunu ile şimdiki köyün oldoğu yere yerleşmek zorunda kalmışlar.
köyümüzün yaklaşık iki yüz yıllık
bir geçmişi var.
AHMETÖLEN KÖYÜNÜN İSİM TARİHİ:
Balıkesir Çevresinde İskân Haraketleri,
Manavlar, Yörükler, Çepniler,
Türkmenler,
Mutıncırlar, Ankara 1997, s. 51'de
Ahmet
Vefik Paşa'nın 1861-1864 yıllarındaki
yöredeki aşiretleri iskân teşebbüsleri
sonunda Yagcıbedir aşiretinin "
Sındırgı kazası, Gölcük, Kulakkesen,
Çekirdekli ve T'apcıkuyusu, Bigadiç
Nizanköyü, Kavakderıa, İlyas Köyü,
Çağış-Kanlı kavak
Çömlekçi, Kepsut Karacakışla,
(derekışla
) Ovacık, Yal vadi ç, Altınova,
Kızıl çukur,
Bakırdamı (arı taşının dibi )denilen
yerlerde"
iskân edildiklerini söylenmektedir.
Yağcıbedir yörükleri yıllar önce
göçebe
şeklinde yaşadıklarından bu
civarda
yaşayan yağcıbedir yörükleri
bahar
aylarında
Dursunbey alaçam dağına,
sonbaharda
köyün cıvarına, hatta çoğu köy
merasında
bulunan arı taşının eteklerinde konaklarlbunların içlerinden
bir yörükte,şimdiki hüseyinler
mahallesinin altında bulunan
çat deresinin
kenarına varmış.Yine ,çadırını
her yıl düzenli
olarak kurarmış, Bu yörük
oğlunun yıllar
sonra nur topu gibi oğlu olur
.Çocuk zaman
sonra emeklemeye başlar.Yörük
oğlu çat
deresinin önüne hayvanlarını
düzenli bir
şekilde sulamak için derenin
önüne
set (bent) yapar.yörük oğlu
çocuğuna
AHMET ismini koyar.Birgün
yörük eşiyle
birlikte bentten gecerek
karşı tarafta
bulunan küçük baş
hayvanlarından süt
sağmak için gecerler.
Bunu hisseden
ahmet emekleyerek settin
üstünden
geçmek ister. Settin
üzerinden geçerken
küçük ahmet düşüp boğularak
ölür.
yörük ve eşi döndüklerinde
acı
manzarayla karşılaşırlar
ve dünya
zindan olur yörükoğluna ,
Yine mevsim
geldiğinde düzenli olarak
alaçama
giderler, bu gidiş ve dönüş
esnasında
gören kişiler nereye gidiyorsun
,nereden
geliyorsun gibi soru sorduklarında
,yörükoğlu Ahmetdin öldüğü
yerden
,Ahmetdin öldüğü yere gibi
cevap verirmiş.
Böylece AHMETÖLEN ismini
almıştır.
Ahmetölen, Kepsut - Dursunbey
arasında,
Kepsut'a bağlı 40 haneli köy.
Kepsut'a 15 km mesafede
bulunmaktadır.
Köyün halkı Yağcıbedir yörükleridir.
Köy halkının geçim kaynagı
hayvancılık
ve tarımdır. Köy iktisadi sıkıntıdan
dolayı özellikle Balıkesir'e göç
vermektedir.
Balıkesir yöresine göçen
yağcıbedir
yörükleri göçebe yaşamdan
yerleşik
yaşama geçmişlerdir.Yağcıbedir
yörükleri Balıkesir yöresinde XVII
Yüz yıldan itibaren görülmeye başlamaktadır.Balıkesirde
yağcıbedir yörüklerinin
yerleşim yerleri şuralarıdır.
Sındırgı Karakaya,Eğridere,
ve Gölçük köyleri,Biğadiç
Kayalı dere köyü Kepsut AHMETÖLEN köyleridir.
Ahmetölen köyünün olduğu
yere
ilk önce Kara davutca,koca çolak
ve koca süleymanca yerleşmiştir
.D aha sonra
Sarfaklar köyünden çoban halil
koca süleymana çoban alarak
gelir bir süre
sonra koca süleyman kızının birini
çoban halile verir çoban halil iş
güveyi
kalir . Çoban halilin tam yedi(7)
çocuğu olur. Bunlar
1-Çolak ali
2-hasan Çavuş
3-Bandırmalı
4-ırazca
5-Dikkaş karısı
6-Katil hüseyin
7-ganat kızı
1-ÇOLAK ALİ:Ramazan.Hasan.tevfik
.ayşe
.Zeynep,hatice,havva,Elif,ibrahim
,Hanife,Emine
2-HASAN ÇAVUŞ:Şakir,Bayram,
Bekir,
Koca ismail,Fatma,Cemile,Zeynep
Medine
3-BANDIRMALI:Ali,Hanife,İsmail,Halil
,Ramazan,Ümmü
4: IRAZCA: Davut,Çamır,Ayşe
,Fatma ,hatice
5-dikkaş karısı:Murat ,Halil,
Hüseyin
6-KATİL HÜSEYİN:Bayram, elif,
Muharrem
7-GANET KIZI : Koca Murat,Çavuş.
Talib,Çin Ali,Ayşe,KaraCemile
NOT:Ganat kızının kocası
Arablar mahallesinden
köyümüze gelmiştir.
Köye sonradan Mosmiller
Hüseyinler mahallesinden,
Alegözler ise sındırgıdan
gelmişlerdir.
Yağcıbedir yörüklerinin zaten
Bİr kısmı sındırgıdan
geldiklerinde şindiki
köy merası sınırlarında
bulunan
Arı taşının altına yerleşirler .
Hala
kalıntıları mevcuttur.Ozamanın
ileri
gelerinden biri derki,ozaman
deprem
(zenzele) çok olurmuş"dostlar
zenzele
çok oluyor bir gün bu kayalıklar
üzerimize
düşer ölürüz" buradan ayrılıp
başka yerde konaklıyalım der ,Araplara,göcenlere,
karacaağaca, hüseyinlere ve
eyübbüküne dağlışırlar.
Derleyen:MUSA GÜNER
YÖRÜKLERİN TARİHİ
Dulkadirli Türkmen grupları
içinde bulunan Yaycı Yörükleri, 1691 iskânında Adana ovasına yerleştirildiler. Burada sıtmadan kırılmaya başlayan
Yaycı Yörükleri Anadolu’nun birçok
bölgesine dağıldılar. Bir kısmı Torosların
en sapa köşelerine sığınırken bir kısmı da Karasi Sancağı bölgesine geldiler.
Karasi Sancağı kadısına
gönderilen 1723 tarihli bir fermanda “Cebehane-i amiriye seksen kalem
keman vermekle vergilendirilen”[1][1] Yaycı Yörükleri’nin Adana iskânından
kaçıp Karasi Sancağı’nın sındırgı
kazası çevresine geldikleri ve
bunların “Bedürlü nam karyeye”
iskân ettirilmesi bildiriliyor.[2][2]
Devlete yay yapmakla vergilendirildikleri için “Yaycı”
adını alan bu aşiret, zamanlar
diğer Yaycı Yörükleri’nden ayrılmak
için “Yaycı Bedürlü” ve“Yağcı Bedürlü”
ismi ile anılır olmuştur. Karasi
Sancağı’na bazı şer-i sicil
kayıtlarında ve Tapu Tahrir
Defterleri’nde “Yağcı Bedürlü”
isminin yanısıra “Yayıcı Bedürlü”
veya “Yayacı-Yaylakçı Bedürlü”
gibi kayıtlara rastlanıyor ise de
, yazan kişilerin hatası olarak değerlendirilmelidir.
Dulkadirli Türkmenleri’nin
bir bölümü olan Yaycı Yörükleri’nin
bazı oymakları “Evlad-ı Fatihan”
ünvanıyla diğer birçok aşiret gibi
Rumeli’ne geçirilerek Avusturya ile
yapılan savaşlarda asker olarak görevlendirilirler. Osmanlı arşivlerine
göre Yaycı Yörükleri’nin iskân
edildikleri bölgeler şöyledir:
Kırşehir, Bozok (Yozgat),
Halep, Karahisar-ı Şarkî, İçel Sancağı-Anamur kazası(İçel Sancağı), Alaiye
Sancağı-Manavgat kazası, Adana
Sancağı-Yüreğir kazası, Kengiri (Çankırı)-Kargu kazası, Paşa Sancağı, Şeyhlü
kazası(Kütahya Sancağı), Aydın Sancağı-Yenişehr-i Aydın kazası, Tırnova Kazası)Niğbolu Sancağı, İçel Sancağı-Aladağ
kazası, Biga Sancağı-Balya kazası,
Karasi Sancağı-Sındırgı kazası ve
Bergama kazaları,Yeniil Kazası(Sivas Sancağı), Filibe Kazası (Paşa Sancağı),Yüreğir Kazası(Adana Sancağı),Tarhala Kazası
(Hudâvendigâr Kazası)Uzuncaabad
Hasköy Kazası(Çirmen Sancağı)
1859-1864 seriye sicillerine
göre Yağcıbedir Yörükleri’nin iskân
yerleri şöyledir:
Sındırgı kazası: Gölcük, Kulakkesen, Çekirdekli Tapçıkuyusu;
Bigadiç: Nizan köyü, Kavakdere, İlyaslar, Çağış, Kanlıkavak, Çömlekçi; Kepsut:
Ovacık, Ahmetölen, Yılvadiç iskânları; Altınova (Ayazment) ve Kızılçıkur
Bakırdamı denilen yer.
Kanlıkavak ve Kavakdere
köylerine 1864 iskânında yerleştirilen Yağcıbedir Yörükleri zaman içinde buralardan ayrılmışlar, Sındırgı ve
Bigadiç civarında kendi aşiretleriyle birleşmişlerdir. Günümüzde
Kanlıkavak’ta Çepni Aşireti-Garili
Oymağı, Kavakdere’de Çepni
Aşireti’nin Karalar Oymakları
bulunmaktadır.
Her ne kadar Ahmet
Vefik Paşa iskânı ile bütün aşiretlerin iskânları sağlanmışsa da, Yağcıbedir Yörükleri’nin kesin iskânlarının
1915 yılına kadar bile tam
sağlanamadığını görmekteyiz.
1915 yılına ait Karasi Sancağı
Meclis-i Umumi tutanaklarında
Eğridere ve Eşmedere civarında
en az 600 hanenin henüz iskân
edilmediği anlaşılıyor[4][4].
Bugün Sındırgı civarında
hemen hemen her köyde Yağcıbedir
halıları üretilmekteyse de, Yağcıbedir Aşireti’ne ait köyler şunlardır:
Sındırgı Bigadiç Kepsut Bergama
Karakaya Yağcıbedir Ahmetölen İslâmlar
Eğridere Kayalıdere Bağtepe Kızılçukur
Alakır Karaağaç Demirciler
Çakıllı Dedekaşı Mazılı
Eşmedere Tilkicik Kıroba
Sarıçayır Kocaoba
Ovacık Yenice
Dombaydere Samanlık
Danahisar Çağlan
Çakırlar
Yenigüzel
Dursunbey
Yunuslar (Karakeçililerle karışık)
* Bunlardan Kepsut Danahisar
ve Kepsut Sarıfakıhlar karışıktır.
içinde bulunan Yaycı Yörükleri, 1691 iskânında Adana ovasına yerleştirildiler. Burada sıtmadan kırılmaya başlayan
Yaycı Yörükleri Anadolu’nun birçok
bölgesine dağıldılar. Bir kısmı Torosların
en sapa köşelerine sığınırken bir kısmı da Karasi Sancağı bölgesine geldiler.
gönderilen 1723 tarihli bir fermanda “Cebehane-i amiriye seksen kalem
keman vermekle vergilendirilen”[1][1] Yaycı Yörükleri’nin Adana iskânından
kaçıp Karasi Sancağı’nın sındırgı
kazası çevresine geldikleri ve
bunların “Bedürlü nam karyeye”
iskân ettirilmesi bildiriliyor.[2][2]
adını alan bu aşiret, zamanlar
diğer Yaycı Yörükleri’nden ayrılmak
için “Yaycı Bedürlü” ve“Yağcı Bedürlü”
ismi ile anılır olmuştur. Karasi
Sancağı’na bazı şer-i sicil
kayıtlarında ve Tapu Tahrir
Defterleri’nde “Yağcı Bedürlü”
isminin yanısıra “Yayıcı Bedürlü”
veya “Yayacı-Yaylakçı Bedürlü”
gibi kayıtlara rastlanıyor ise de
, yazan kişilerin hatası olarak değerlendirilmelidir.
bir bölümü olan Yaycı Yörükleri’nin
bazı oymakları “Evlad-ı Fatihan”
ünvanıyla diğer birçok aşiret gibi
Rumeli’ne geçirilerek Avusturya ile
yapılan savaşlarda asker olarak görevlendirilirler. Osmanlı arşivlerine
göre Yaycı Yörükleri’nin iskân
edildikleri bölgeler şöyledir:
Halep, Karahisar-ı Şarkî, İçel Sancağı-Anamur kazası(İçel Sancağı), Alaiye
Sancağı-Manavgat kazası, Adana
Sancağı-Yüreğir kazası, Kengiri (Çankırı)-Kargu kazası, Paşa Sancağı, Şeyhlü
kazası(Kütahya Sancağı), Aydın Sancağı-Yenişehr-i Aydın kazası, Tırnova Kazası)Niğbolu Sancağı, İçel Sancağı-Aladağ
kazası, Biga Sancağı-Balya kazası,
Karasi Sancağı-Sındırgı kazası ve
Bergama kazaları,Yeniil Kazası(Sivas Sancağı), Filibe Kazası (Paşa Sancağı),Yüreğir Kazası(Adana Sancağı),Tarhala Kazası
(Hudâvendigâr Kazası)Uzuncaabad
Hasköy Kazası(Çirmen Sancağı)
göre Yağcıbedir Yörükleri’nin iskân
yerleri şöyledir:
Bigadiç: Nizan köyü, Kavakdere, İlyaslar, Çağış, Kanlıkavak, Çömlekçi; Kepsut:
Ovacık, Ahmetölen, Yılvadiç iskânları; Altınova (Ayazment) ve Kızılçıkur
Bakırdamı denilen yer.
köylerine 1864 iskânında yerleştirilen Yağcıbedir Yörükleri zaman içinde buralardan ayrılmışlar, Sındırgı ve
Bigadiç civarında kendi aşiretleriyle birleşmişlerdir. Günümüzde
Kanlıkavak’ta Çepni Aşireti-Garili
Oymağı, Kavakdere’de Çepni
Aşireti’nin Karalar Oymakları
bulunmaktadır.
Vefik Paşa iskânı ile bütün aşiretlerin iskânları sağlanmışsa da, Yağcıbedir Yörükleri’nin kesin iskânlarının
1915 yılına kadar bile tam
sağlanamadığını görmekteyiz.
1915 yılına ait Karasi Sancağı
Meclis-i Umumi tutanaklarında
Eğridere ve Eşmedere civarında
en az 600 hanenin henüz iskân
edilmediği anlaşılıyor[4][4].
hemen hemen her köyde Yağcıbedir
halıları üretilmekteyse de, Yağcıbedir Aşireti’ne ait köyler şunlardır:
ve Kepsut Sarıfakıhlar karışıktır.
GELENEKSEL EL SANATLARI:
Dokumalar:Balıkesir yöresine göçen
Yörükler göçebe yaşam sürerken zamanla
yerleşik hayata geçmişlerdir.Dokuma
konusunda usta olan bu yerleşimlerde
daha çok kirkitli dokumalara rastlanmaktadır.
Halı dokumalarıyla
ünlü olan Yağcıbedir Yörükleri Balıkesir
Yöresinde XVII.yüzyıldan itibaren
görülmeye başlamaktadır.Balıkesir’de
Yağcıbedir Yörükleri’nin yerleşim yerleri şunlardır:Sındırgı İlçesi Karakaya,Eğridere,Alakır,Çakıllı,
Eşmedere ve Gölcük Köyleri,Bigadiç
İlçesi Kayalıdere Köyü,Kepsut İlçesi
Ahmetölen Köyü.
-Kirkitli Dokumalar
-Yağcıbedir Halıları: Balıkesir İlinde Sındırgı
İlçesinde dokunan ve adıyla ünlenen
el sanatı olan Yağcıbedir Halıları
Balıkesir denilince ilk akla gelen üründür
.Bu halılar Yağcıbedir Yörüklerinin ellerinden çıkmakta olup Yörük kültürünün en önemli ürünlerinden biridir. Yağcıbedir Halılarının
iki önemli özelliği vardır.Bunlardan biri
doğal bitki yaprağı ve köklerinden elde
edilen “kök boya” adı verilen boyalarla
boyanmış ipleri diğeri ise özgün motif kullanımıdır.Renkli yün iplerden iştar tipi
tezgahlarda dokunan halılarda “yörük
düğümü” ya da “Türk düğümü” tarzında
dokuma görülmektedir.Halılarda kullanılan
renkler koyu kırmızı,koyu mavi,lacivert
ve de az da olsa beyazdır.Lacivert renk
zeminde ve bordürlerde,kırmızı renk
bordürlerde,köşe ve göbek motiflerinde
beyaz renk ise bordürlerde ve mihrap
çizgilerinde görülür. Yağcıbedir
Halıları motifleri bakımından Karagöz,
Heybe Sulu ve Yedi Elli olarak üç gruba ayrılmaktadır.Bu grupların içinde bir çok
motif çeşidi mevcuttur.Bunlardan bazıları : Canavar,koyun,geyik,at,yıldız,çiçek,
mührüsüleyman,salyangoz,akrep,kartal,
heybesuyu,eli belinde,mihrap,kırkayak
,çınar yaprağı....Halıların boyutları genelde
110x200 m² dir.
Yağcıbedir halıların ömrü 150-200
yıl olup bu halılar kullanıldıkça değer kazanmaktadır.Günümüzde yapımı
devem eden halı dokumacılığında renk
ve desenlerde farklı taleplerin olması
halılarda yozlaşmaya sebep olmaktadır.
Buna rağmen orijinal yapıya bağlı kalınarak
da halı üretimi Yağcıbedir Yörük köylerinin
olduğu (Sındırgı İlçesi Karakaya,Eğridere,Alakır,Çakıllı,Eşmedere
ve Gölcük Köyleri,Bigadiç İlçesi Kayalıdere Köyü,Kepsut İlçesi Ahmetölen Köyü.) yerlerde
devam etmektedir. Ayrıca köylerde 3000
civarında halı tezgahı olup,yılda yaklaşık
olarak 300.000 adet çeşitli ebatlarda halı dokunmaktadır.Ülke ekonomisine yılda
ortalama 1 trilyon TL. arası gelir
sağlamaktadır. .-Zili/Sili: Düz kirkitli dokuma
türü olan zililere Balıkesir’in dağ köylerinde
sık rastlanmaktadır.Kullanılan motif isimleri:
beyaz tabak,gök tabak,çiyan ayağı,tavuk
ayağı ve yedi baladır.Boyut olarak,motif
sayısı ele alınarak,yedi tabaklı veya dokuz
tabaklı olarak zililer yapılmaktadır. Renk
olarak kahverengi,beyaz,kırmızı,mavi
seçilmekte ve sipariş üzerine renk dokusu değiştirilmektedir.Yörede Kepsut İlçesi’nin
Dedekaşı Köyü Zili dokumalarıyla ünlüdür.
-Mekikli Dokumalar
-Bez Dokuma : İpliği kumaş haline getirme
işine dokuma denilmektedir.Balıkesir
Yöresinde özellikle Manav Köylerinde
bez dokumalar halen yapılmaktadır.
Genelde ev sakinleri ve marangoz işbirliği
ile yapılan dokuma tezgahları bu köylerde
hemen hemen her evin bir odasında yer almaktadır.Bez dokumaların atkısında orlon,çözgüsünde pamuk ip,marama adı
verilen baş örtülerinde ise yün ip kullanılmaktadır.Kırsal kesimin ihtiyacını
karşılamaya yönelik olarak yapılan
dokumalar çaput kilim/yaygı,marama
,bohça olarak değerlendirilmektedir.
-Şayak-Aba Dokuma :Şayak-Aba koyun
yünü veya yapağı kullanılarak “Çufalık”
adı verilen tezgahlarda dokunan kaba ve
kalın bir kumaştır.Bu dokuma çeşidini
daha çok Balıkesir İlçelerinden Balya,
İvrindi,Kepsut ve Dursunbey’de kırsal
kesimde yapıldığı ve giysi olarak kullanıldığı
görülür.